Türk Deniz Havacılığı
İki askeri kuvvetin güçlerini birleştirdiğini düşünün…
Türkiye’de deniz havacılığı askeri havacılığı ile aynı dönemde , yani 1911 yılında başlamıştır. Mevcut kaynaklarda deniz havacılığını başlatma düşüncesi , askeri havacılığın başlamasıyla aynı döneme denk geliyor. O dönemlerde askeri havacılık için Fransa’ya giden 6 Türk subayından Deniz Çarkçı Üsteğmen Fethi Bey Nisan 1912’de eğitimini bitirip ilk denizci pilot olmuştur.
1914 yılında Osmanlı, donanmanın korunmasız, deniz keşiflerinin yapılması ve sahillerin korunması için deniz havacılığının kurulması ve yeni uçak alımı için bir faaliyet başlatmıştır. Bu faaliyet sonucunda “Bahri Tayyare Mektebi” kurulması kararlaştırılmış ancak subayları eğitecek deniz uçuş öğretmeni olmadığı için bu subaylar önce “Kara Havacılık Okuluna” yerleştirilmiştir. Oradaki eğitimlerini tamamladıktan sonra da deniz havacılığının temelini atmaları karar kılınmıştır.
Okulun ilk komutanı Deniz Yüzbaşı Necmettin Tahsin Bey olmuştur ve okul eğitime 17 Aralık 1914’te eğitime başlamıştır. Osmanlı belgelerinde Tayyar Sandal’ının (uçan bot) mucidi olarak geçen Glen Curtıss Osmanlı’ya “ Curtıss f boat” satmayı önermiş ve Osmanlı tanıtımlar sonucu kabul etmiştir. Nisan 1914’te gelen uçak DZ YZB Savmi Bey ve teknisyen Murat Bey sayesinde uçuşa hazır gelmiştir. 15 Haziran 1914’te bu uçakla gösteri uçuşları yapılmış ardından Türk Deniz Kuvvetleri’nin ilk eğitim uçağı olarak görev almış ve 1915’e kadar eğitim için kullanılmıştır. O dönemde Osmanlı Fransa’ya 12 tane Nieuport deniz uçağı siparişi vermiştir.
Ancak Birinci Dünya Savaşı seferberliğinin ilanıyla Osmanlı’nın Almanya’yı desteklediğini gören Fransa sipariş edilen kara ve deniz uçarılarımıza el koymuştur. Buna karşılık Osmanlı da deneme için gelen iki tane Nieuport tipi uçağa el koymuştur.
Ancak bu uçaklar ilerleyen zamanlarda tahrip olmuş ve Osmanlı Almanya’dan uçaklar gelene kadar deniz havacılığına ara vermiştir. Ardından Almanya tarafından 5 adet Gotha WD 1 ve 3 adet Gotha WD 2 tipi uçak Osmanlı’ya tahsis edilmiştir. Bu uçaklar çeşitli harp görevlerinde kullanılmıştır.
Ancak daha sonra savaşta İngiliz İşgaline giren Osmanlı, İngiliz baskısı nedeniyle deniz tayyare okulunu kapatmak zorunda kalmıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu okulu sonradan tekrar açmıştır. 2. Dünya savaşının başlarında ise genç Türkiye çeşitli ülkelerden deniz uçağı ve 70’lerde deniz helikopteri satın almıştır.
Türk Deniz Havacılığının ilk zamanları böyle geçmiştir fakat günümüzde büyüyen Türkiye’nin daha farklı ihtiyaçları doğmuştur.
Doğu Akdeniz’de kaynayan sular Türkiye’nin deniz ve deniz havacılığı gücünü arttırması gerektiğini göstermiştir. Türkiye deniz havacılığının gücüne güç katacak TCG Anadolu’nun inşasına devam ediyor. TCG Anadolu LHD sınıfı bir amfibi çıkarma gemisidir. Bu geminin uçak gemisi sanılması yanlıştır çünkü uçak gemileri 30-100 arası uçak taşır ve daha büyük ebatlarda olurlar. Türkiye bu gemiye Amerika’dan alacağı F35 uçaklarını yerleştirecekti ancak bu gemiye yerleştirilmesi planlanan F35 uçakları Amerika tarafından parası ödendiği halde Türkiye’ye verilmedi.
Türkiye buna alternatif olarak gemiye iha ve siha yerleştirmeyi planlıyor. Bunun sonucunda Türkiye zaten Akdeniz’de caydırıcı olan donanmasını daha da caydırıcı bir hale getirecek. Bildiğiniz üzere Yunanistan , İsrail, Mısır gibi ülkeler hakkımız olan Mavi Vatan’dan bizi kovmaya çalışıyorlar. Ancak Türkiye güçlü ve güçlenen donanmasıyla bunu engelleyecektir.