Yaşamak için yükselmek mi?Yükselmek için yaşamak mı?

Havacılığın ilk efsanesi Ikarus

İKARUS

Binlerce yıl önce aklın özgürlüğünü , mantığını ve eleştirisini baz alan felsefe ve dinler yoktu. Bunun yerine mitoloji ve efsaneler vardı. Antik Çağ mitolojisinde de insanların limitlerini zorlaması üzerine doğan tutkulu bir efsanedir İkarus.

 İkarus’un babası olan Daidalos çok başarılı bir mucit ve mimardır. Kıskanç insanların kışkırtması sonucu kralı tarafından Girit adasına sürgün edilir.Geldiğini öğrenen Girit Kralı Minos onu hemen sarayına davet eder ve mustarip olduğu sıkıntıyı ona anlatır.

Kralın karısı tanrılar tarafından lanetlenmiştir ve oğlu yarı insan yarı boğa bir canavardır. Kral, Daidolas’tan Minotaurus adlı bu insan yiyen  canavarı hapsedecek bir yer inşa etmesini istemiştir.

Daidolas üstün zekasıyla içinden bir türlü çıkılmayan bir labirent inşa eder ve canavar oraya koyulur. Atina ve çevre şehirlerden 7 kadın 7 erkek düzenli olarak canavara kurban olarak labirente alınır.

  Zamanla halk bu duruma isyan eder ve halkın içinden bir kahraman çıkar. Yetenekli bir savaşçı olan Thesseus kurban olarak labirente gider. Fakat labirentin karışıklığından şaşırır ve Daidalos’a başvurur. Daidalos da bir iplik yumağını alıp labirentin girişine bağlayarak yürürse kaybolmadan başladığı yere geri dönebileceğini söyler.

  Thesseus labirente girer, yolunu kaybetmeden ilerler canavarla savaşarak onu öldürür. Thesseus kahraman olarak ilan edilir. Bu arada kralın kızı Thesseus’ aşık olur ve beraber Girit’ten kaçarlar.

Kral Daidalos’a labirentin sırını Thesseus’a söylediğinden dolayı onu cezalandırmak için oğlu İkarus ile beraber  labirente kapatır. Becerikli mimar labirenti öyle ustaca yapmıştır ki kendi bile içinden çıkmayı başaramaz

Sonunda başka bir fikir bulur. Kuşların bıraktığı tüyleri toplayıp bal mumuyla birleştirip kendine ve oğluna birer kanat yapar. Diadalos oğlu İkarus’a kanatların bal mumundan yapıldığı için ne çok alçaktan ne de çok yüksekten uçmamasını söyler.

Eğer alçaktan uçarsa nemin ağırlaştırarak uçmasını engelleyecek, yüksekten uçarsa güneşin balmumunu eritip kanatlarını yakacağını söyler.Babası İkarus’un kanatlarını takıp ona tekrardan sıkıca tembih eder ‘Ne çok alçaktan ne çok yüksekten!’

Baba ve oğul kanatlarını takarak hava boşluğunda süzülürken Girit halkının bakışları üzerlerinde özgürlüklerine doğru uçmaya başlarlar.

 Kanatlar yükseldikçe İkarus’a bir şeyler olmaya başlar. Özgürlüğün ve uçmanın heyecanı aklını başından alır ve gözünü güneşe dikip yükselmeye başlar.

Güneşe yaklaştıkça İkarus’un kanatları erimeye başlar. İkarus bunu umursamaz ve daha çok yükselmeye devam eder.Sonunda kanatlar eriyip kopar ve İkarus Ege Denizi’nin sularına düşüp kaybolur. İkarus güneşe ulaşamamıştır ama sınırsızca yükselme tutkusuna sahip insanların ikonu olmuştur.

Bir cevap yazın